CHP Mahallî İdarelerden Sorumlu Genel Lider Yardımcısı Seyit Torun, AKP iktidarının CHP’li belediyelere iş yaptırmamak için soruşturmalarla daima mahzur çıkardığını; yurt dışından bulunan kredilerinin onayını aylarca beklettiğini ve kasıtlı olarak onaylamadığını belirtti. Torun, “Erdoğan, ne yaparsan yap başaramayacaksın. Gidiyorsun, panik içindesin ve bu ülkeyi yönetemiyorsun. Bari masraf ayak bu kadar ziyan verme şayet biraz vicdan sahibi isen bu insanlara bu adar eziyet etme, bu kaynakları bu kadar heba etme. Tunceli’den sesleniyoruz; bu bölgeyi 20 yıldır ötekileştirdiniz, yatırım yapmadınız ancak geliyor gelmekte olan. İktidarımızda bu adaleti sağlayacağız; kısa çöp uzun çöpten hakkını alacak” dedi.
CHP Genel Lider Yardımcısı ve Ordu Milletvekili Seyit Torun, bugün CHP Tunceli Vilayet Başkanlığı’nda Mahallî İdareler heyeti ile basın açıklaması yaptı. Gündeme dair değerlendirmeler yapan Torun, şunları söyledi:
“Erdoğan birkaç gün evvel de toplumsal konutlarla ilgili açıklama yaptı. 2002’den beri paketler açıklıyor, önlemler alıyor fakat mağdur olan daima vatandaşımız, kazananlar daima birebir, mağdur olanlar kaybedenler tıpkı. Bu ülkenin kaynaklarını sarayın etrafındaki bir avuç beşere verirken halk tahlil bekliyor. Vatandaş gerek ekonomini yükü gerekse içinde bulunduğu her türlü hizmete ulaşmakta önemli zorluk çekiyor. 3 ay evvel millete 0.99 faizle konut kredisi muştusu vermişti. O günden bugüne mesken fiyatları arttı. 1 milyon liralık konut için ödeme neredeyse 15 bin liraya dayandı. Bizi kira öder üzere konut sahibi yapacaktı fakat mesken parası öder üzere kira ödemeye başladık. Bugüne kadar aldıkları hiçbir karar halk nezdinde bir güzelleşmeye neden olmadı.
Dün de hepinizin şahit olduğu üzere KPSS imtihanları, tuz koktu artık. ÖSYM Başkanı’nı vazifeden alarak, tahkikat başlattım diyerek olmaz. Bunun müsebbibi bu iktidar. Bu liyakatsizliği ortaya koyan, insanımı mağdur eden, kelamlı imtihanlarda ayrımcılık yapan da bu yapı. Balık baştan kokar; baştaki her türlü adaletsizliği usulsüzlüğü yaparsa onun altındakiler de her türlü usulsüzlüğü adaletsizliği yapmaya çalışır. Bunun da kesinlikle takipçisi olacağız. Bu ülkede kelamlı imtihanları da kaldıracağız, KPSS de şeffaf, açık, hiç kimsenin ayrışmadığı, hakkaniyet ölçüsünde bir imtihan olacak.
“Ne dolar düştü ne faiz düştü yalnızca bizim yükümüz arttı”
Erdoğan her toplantısında bütçe disiplininden, mali önlemlerden kelam eder. Bir de ‘faiz sebep enflasyon sonuç’ dedi. Şu anda ne faiz ne enflasyon düştü ne de iktisatta satın alma gücü arttı. Her gün faiz ödüyoruz. Bilhassa kur muhafazalı mevduatın şu ana kadar bize maliyeti 40 milyar lira. Bu ülkenin kaynakları kıymetli ölçüde faize gitti. Bizler üretiyoruz, içtiğimiz sudan yediğimiz ekmeğe kadar vergi veriyoruz. Doğan çocuk bile vergi veriyor bu ülkede. Bizim vergilerimiz yatırıma değil problemlerin tahliline değil tefeciye, faize gidiyor. Vatandaş çaresizlik içinde inim inim inliyor. Bu yılın birinci devrinde 21 milyar dolar cari açık verdik. Ülkenin nasıl makus yönetildiğinin, iktidarın bizim kaynaklarımızı çarçur ettiğinin de bu göstergesidir.
Artık kamyonun freni patladı, yokuş aşağı gidiyor, direksiyonu çıktı ancak onların umurunda değil. Onlar hala bir avuç yandaşını güçlü etmenin bu ülkede kalan kaynakları bir formda sömürmenin peşinde. Devlet yönetmek önemli iştir, devlet bir omurgadır ancak bu omurgayı da bırakmadılar. O denli bakanlar atıyor ki birisi iş güvenliğimizi sağlaması gerekirken iş güvenliğimizi tehdit ediyor. Her gün suça bulaşmadığı bir iş yok. Maliye bakanı da iktisadımızı düzeltmesi gerekirken maalesef her gün gözünü kırpıp bizimle alay ediyor. Artık de ‘Döviz kurunu yenilikçi metotlarla düşürdük enflasyonu da düşüreceğiz’ diyor. Bize ‘6 ay sabredin’ dedi, ‘yeni yeni önlemler aldık’ dedi. Ancak fatura her geçen gün artıyor. Kur muhafazalı mevduatla hazineden çıkan para 40 milyar fakat dolar oldu 18 lira. Ne dolar düştü ne faiz düştü yalnızca bizim yükümüz arttı, borcumuz arttı.
“Merkez Bankası128 milyarın hesabını versin”
Artık bürokratları da siyaset yapmaya başladı, bürokrat kimliğinden çıkıp tahminen siyasalların bile söyleyemeyeceği sözlere başvurmaya başladı. Merkez Bankası artık sanayiciyi, iş adamını tehdit eder hale geldi. Geçenlerde dedi ki, “Kredi ile döviz alanların listesi var elimizde”. Demek ki fişlemişsin. Herkesi fişlemişsin. Vatandaşın dövizini takip edeceğine lideri olduğu Merkez Bankası evvel 128 milyarın hesabını versin. Vatandaşın dövizinin peşine düşmesin. Aralık ayında bir gece dolar 18 liraya çıktı birileri o gece 18 liradan dolar sattı sonraki gün düştü kim kazandı muhakkak değil bunun hesabını veremeyenler artık tehdit lisanına, korkutmaya başladı. Bu millet ülkenin kaynaklarının nasıl çarçur edildiğinin ve mağdur edildiğinin farkında.
Bugün Türkiye nüfusunun yüzde 50,8’ini CHP’li belediyeler yönetiyor. Ekonomik büyüklük olarak yüzde 67’deyiz, turizm bölgelerinde yüzde 90’lardayız. Bu iktidar 31 Mart’ın acısını hala sindiremedi, hala sanki ne yaparım da ben bu CHP’li belediyeleri çalıştırmam, onların üstünde baskı kurarım bunun gayreti içerisinde. HDP’lileri kayyumla aldı bizi de bir halde olmadık kabahatler uydurarak açığa almaya çalışıyor. Bir halde bütün belediyelerimize müfettişler göndererek, kontrol değil ‘gidin ne olursa olsun bir hata bulun, bana bir belge getirin’ diye gayret içerisinde. Biz biliyoruz. İçişleri Bakanlığı’nda bir ünite kuruldu ve yalnızca bizim belediyelerimiz için ‘Gidin bulun, bulamazsanız sizi cezalandırırım’ diyerek bu yapı harıl harıl çalışıyor. Bu ulusal irade gaspıdır, ulusal iradeye saygısızlıktır. Müfettişini gönderdi, misyondan almaya çalıştı her türlü baskıyı kurdu artık de belediyelerimizin hakkı olan kaynaklarını vermiyor. Belediyeler Birliği, belediyelerin bütçesi ile oluşmuş ancak maalesef yandaşa, Etraf Şehircilik Bakanlığı yandaşa, öteki bakanlıklar yandaşa. CHP’li ve öteki belediyeleri bu vatandaş seçmedi mi? O belediyelerin hudutları içerisinde yaşayan vatandaşlarımız vergi vermiyor mu?
“Kısa çöp, uzun çöpten nasibini alacak”
Şu anda belediyelerimiz, yurt dışından epey uygun krediler buldu, 20 milyar lira, lakin sarayda bekliyor. Tek bir imzaya muhtaçlığı var. Sonra saraydakiler, ‘Biz ayrıştırmıyoruz, bunlar hizmet veremiyor’ diyor. Belediyelerimizle bu ülkeyi devleti yarıştırmaya çalışıyorlar, algı yaratmaya çalışıyorlar. Şu anda İstanbul Büyükşehir Belediyemiz, İstanbul Finans Merkezi’nin altından geçen metro sınırı için kredi buldu her şey hazır, 8 aydır bir imza bekliyor. Muğla Belediyemiz etraf problemini çözecek bir imza bekliyor. Antalya, Mersin, birçok belediyemiz şu anda vatandaşımızın sıkıntılarını çözmek için en uygun şartlarda kredi bulmuş, yatırım yapacak lakin diyor ki ‘Hayır ben seni çalıştırmam, sana vatandaşa hizmet ettirmem’. Erdoğan, ne yaparsan yap başaramayacaksın. Gidiyorsun, panik içindesin ve bu ülkeyi yönetemiyorsun. Bari sarfiyat ayak bu kadar ziyan verme şayet biraz vicdan sahibi isen bu insanlara bu adar eziyet etme, bu kaynakları bu kadar heba etme. Tunceli’den sesleniyoruz; bu bölgeyi 20 yıldır ötekileştirdiniz, yatırım yapmadınız ancak geliyor gelmekte olan. İktidarımızda bu adaleti sağlayacağız; kısa çöp uzun çöpten hakkını alacak. Bu ülkede barışı, refahı daima bir arada kuracağız.” (ANKA)