ADD “Nereden nereye” başlıklı açıklamasında Atatürk ihtilallerinin bağımsız, uygar ve başı dik bir ülkenin yaratılmasındaki ehemmiyetine vurgu yaptı. 1950’de Demokrat Parti’nin iktidar olmasıyla başlayan süreci ‘karşı devrim’ olarak niteleyen ADD “Ülkemiz 73 yıldır -kısa vadeli birkaç koalisyon hükümeti dışında- ekseriyetle Cumhuriyetimizin “laik, demokratik ve toplumsal bir hukuk devleti” olarak tanımlanmış temel nitelikleri ve Aydınlanma İhtilalleri ile problemli sağ partiler tarafından yönetilmektedir.” tabirlerini kullandı.
ADD’nin açıklamasında 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinin solu etkisiz hale getirerek siyasal İslamcılığın önünün açıldığı belirtilerek, Türkiye’nin bir ‘tek adam’ rejimine sürüklendiğinin altı çizildi.
“NEDEN”
ADD yaptığı tarihi ve şimdiki değerlendirmelerin akabinde ‘neden’ sorusunu sorarak, CHP’nin sorumluluğuna işaret etti:
“CHP; kuruluş ideolojisinden, antiemperyalist özünden uzaklaşmış, Kemalist ideolojisinden utanır olmuş, kendi olmaktan vazgeçmiş, “Son 10 yılda en çok değişen parti biziz”, “30’ların CHP’si değiliz”, “Biz neyi terk ettiysek saray artık tam odur” ve gibisi telaffuzlarla başkalaşmış, hiçbir dahli olmayan kimi uygulamalar için yapılan rastgele bir olumlu cevap da alınamayan- “helalleşme” davetleri ile zimnen mahkum edilmiştir.”
ADD CHP içerisindeki kimlik siyasetine de dikkat çekti. Açıklamada şöyle denildi:
“Solculuğu etnikçilik, demokratlığı mezhepçilik sanma cehaletine tutsak edildiği, Kemalizm’e “ırkçılık”, ulusalcılığa “faşistlik”, Atatürk’e “katliamcı” diyen gafillerle anılır olduğu için tabanında önemli kırılmaya neden olmuştur. O kadar ki; tarihin birinci anti emperyalist ulusal bağımsızlık savaşı meydanlarında doğmuş, kurulduktan 50 gün sonra devlet kurmuş “Atatürk’ün Partisi”; “Benim ömrüm CHP zihniyetiyle çabayla geçti”, “Zamanı geldiğinde Anayasanın birinci 4 hususunu değiştirebiliriz”, “Anayasadan Türklük çıkarılmalıdır”, “Türkiye’nin bugün Said Nursî modeline muhtaçlığı olduğunu düşünüyorum”, “İstanbul Kontratı bayana şiddeti 10 misli artırdı” diyen Laik Cumhuriyet aykırıları ile tıpkı potaya sokulmuş, içine bu sapkın görüşleri savunanlar doldurulmuş, hatta kimliği ile özdeşleşmiş Anayasanın birinci 4 unsurunu değiştirmeyeceğine dair protokol imzalamak zorunda bile bırakılmıştır.
Böylelikle CHP, iktidar seçeneği olmaktan çıkmış, öteki partilere benzemiştir.
MİLLET İTTİFAKI ELEŞTİRİSİ
ADD’nin açıklaması şöyle devam etti:
Bu ortamda, “Millet İttifakı” ismi ve “Dostlarımızla İktidar Olacağız” telaffuzuyla CHP liderliğince bir ortaya getirilen, lakin CHP’nin hiçbir prensip ve kıymetini benimsemeyen, devamlılığı lakin CHP idaresinin verdiği ödünlerle sağlanabilen “6’lı Masa”; bütün şartlar mevcut iktidarın aleyhinde iken bileşimindeki uyumsuzluk ve seçimlerin Anayasaya karşıt ve adaletsiz şartlarda (ki tüm ikaz ve davetlere rağmen “mağduriyet yaratmama” gerekçesiyle bunların hiçbirine itiraz edilmemiştir) yapılması yanında, süreçteki vahim yanlışları, son birkaç aydaki akıl almaz savrulmaları ve çok yanlış tercihleri sonucu hezimete uğramış, coşku ile sandıklara koşan geniş halk kitlelerini hayal kırıklığına uğratmıştır.
Bu ortada masayı oluşturan partilerden 4’ü umduklarından fazlasını alıp memnun olurken seçmeni ve tabanıyla hüsrana uğrayan tek parti CHP olmuştur.
ADD’nin mağlubiyetin akabinde değişimin kural olduğunu lisana getirdiği açıklamasında, ‘Nasıl bir değişim’ gerektiği de açıklandı.
“PARTİ SİYASETLERİ DEĞİŞMELİ”
Öncelikle değişimden kastedilenin; yalnızca şahısların, şuraların değil, onlarla birlikte siyasetlerin da değişmesi, CHP’yi CHP yapan kıymetlere yabancılaşmanın son bulması, parti programına uyulması, süregelen mağlubiyetlerin nedeni olan yönelişlerden, savrulmalardan
ATATÜRKÇÜ FİKİR DERNEĞİ’NİN BEKLENTİSİ: “LİDER MERKEZLİ DEĞİL”
ADD parti siyasetlerinde beklediği değişiklikleri de şu biçimde açıkladı:
Öncelikle önder merkezli değil siyasetlerin tabandan tavana oluşturulup örgütlerce halkla buluşturulduğu, parti içi demokrasiyi kurumsallaştıran, emeğin en büyük paha olduğu şuuruyla dünyaya bakan “Yurttaş Hakkı” bilinciyle hukuk devletini kıskançlıkla koruyan, emperyalizmin mikromilliyetçilik ve mezhepçilik oyunlarına gelmeyen, etnik köken ayrılıkçılığını bütünleştirici ulus (millet) kavramı ile çözen, mezhep ayrımcılığını laiklik özgürlüğünde sorun olmaktan çıkaran, üniter ulus devlet yapısından ödün vermeyen bir Demokratik Toplumcu Değişim’dir.
NE YAPILMALI
“Ülkemizin acil ihtiyacı;
Yeniden, laik bilimsel eğitimdir.
Yeniden, 1921 değil, 1961 anayasasını temel alan demokratik hukuk devletidir.
Yeniden, kuvvetler ayrılığıdır.
Yeniden, üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğüdür.
Yeniden, kadın-erkek eşitliğidir.
Yeniden, ulusal birlik ve iç barıştır.
Yeniden, hudut güvenliğidir.
Yeniden, toplumcu kamucu sıhhat sistemidir.
Yeniden, bölge merkezli karşılıklılık asıllı onurlu dış siyasettir.
Yeniden, özgür basın, özgür bilim, özgür sanattır.
Yeniden, kendini doyuran, yüksek teknolojili eser üreten karma iktisattır.
Yeniden, güçlü demokratik kitle örgütleri, güçlü sendikalar, örgütlü toplumdur.
Yeniden, gençlerimize fırsat eşitliği, iş garantisidir.
Yeniden, kendi gücü ile kalkınacağına inanan millettir.
Yeniden, tarikat cemaat kuşatmasından kurtulmuş devlettir.
Yeniden, yarınlarına itimatla bakan Türkiye’dir
Kısacası, YENİDEN ATATÜRK CUMHURİYETİ‘dir.
Öyleyse CHP bir an evvel; başarısı delilli, günümüzde de geçerli olduğu yaşananlarla doğrulanmış, dünyaca örnek alındığı da pek çok yabancı devlet ve bilim insanı açıklamalarıyla ortada olan ATATÜRKÇÜ FİKİR SİSTEMİ yoluna girmelidir.”
Son olarak, TBMM’nde sağ görüşlü vekillerin ve partilerin çoğunluğu kazanması sonucunda, ADD, Kemalist bir siyasete her zamankinden daha çok gereksinim olduğunu belirtti.
