Fehmi Koru*
CHP önderi Kemal Kılıçdaroğlu, kamuya açık yerlerde yaptığı konuşmalara bakılırsa, cumhurbaşkanı adayı arayışında değil; hem kendisi hem de yakın etrafı açısından, ‘6’lı masa’yı oluşturan başkanların sonunda üzerinde uzlaşması gereken isim o…
Adayı belirleyecek başkanlar ortasından itiraz eden çıksa bile, masanın paylaşanlarının büyük kısmının tercihini ondan yana kullanacağı anlaşılıyor.
İtiraz edecek olanı da iknaya hazır bir imaj var ‘6’lı masa’da…
Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı önünde bir sorun bulunuyor; lakin o sorun, onaylarını alması kural olan farklı parti önderlerinden kaynaklanmıyor. Onun temel sorunu, yakın etrafı ile kendisini destekleyen medya…
Sonunda aday olarak ilan edilse bile, yakın etraf ve medyada kendisini desteklediğine şahit olunan yorumcular, CHP başkanının seçilmesini imkansız hale getirmek için yapılması gereken ne varsa, hepsini, daha şimdiden yapıyorlar.
Örnek çok da en sonuncu tartışma konusunun politikler ağzında ve CHP’li medyada ele alınış biçimi öteki bir örneğe muhtaçlık bırakmıyor.
Henüz el bebek gül bebek muamelesi görmesi beklenecek bir yaşta evlilik sürecine sokulmuş, başlangıçtan itibaren istismarın başladığı yolunda şikayeti bulunan, çocuk yaşta evlendirilip kendisinden yaşça çok büyük adamın konutuna gönderilmiş, olgunluk çağına geldiğinde başından geçeni dava konusu yapmış bir bayan ekseninde bir tartışma yürütülüyor şu günlerde.
Olayın mazur görülebilecek hiçbir tarafı yok.
Dinli-dinsiz, inançlı-inançsız hiç kimsenin yapılana olumlu yaklaşabileceğini sanmıyorum.
Nitekim, mevzuya savunma hedefiyle yaklaşanlar bile, kelama yapılanın yanlışlığı vurgusuyla başlıyorlar.
Sivil toplum örgütleri -özellikle de bayanların hakları konusunda hassas olan örgütler- reaksiyonlarını dışarıya vurmaktalar.
Zaten yargı da hususa el atmış durumda.
Yakın siyasi etrafında ve prestij ettiği destekçi medyada ele alınma biçimi, ‘Cumhurbaşkanı adayı’ olması beklenen CHP başkanı Kılıçdaroğlu için, mevzuyu önemli bir sorun haline getiriyor.
O etraf ve destekçi medya, tartışılan mevzuda onlardan pek farklı düşünmeyen, kendileri de sesli-sessiz yansılarını vermekte zorlanmayan geniş bir kitleyi, karşılarına almış dövüyorlar da dövüyorlar…
Tekil bir olay güya o geniş kitle içerisinde yer alan herkes kendi kızlarını çocuk yaşta evlendiriyor imişçesine genelleştiriliyor.
“Kapatılsın, yok edilsin” çığlıkları ortasında tartışma farklı istikametlere çekiliyor.
En fazla gürültü nereden geliyor dersiniz?
Yakın etraf ile destekçi medyadan…
Seçim stratejisini geçmişte partisine oy vermemiş kesitlerden de oy getirebilecek geniş cepheci bir anlayış üzerine kurmuş ve bu maksatla daha evvel hiçbir CHP başkanından gelmemiş açılımları gerçekleştirme eforuna girişmiş olan Kılıçdaroğlu, bu yaygara ortasında, altından tabanın kaydığını hissediyor olmalı.
Henüz hissetmemiş ise hissetmesinde fayda var.
Gürültü yatıştığında, şu sıralarda yakın etrafından dışarıya vuran ve destekçi medyada daha da çoka kaçan üslup yüzünden, kendilerinden oy almak istediği geniş kitlenin, biraz da iktidar cephesinin propaganda yardımıyla, “Bu CHP iflah olmaz, dün ne idiyse bugün de aynı” noktasına geldiği görülecektir.
CHP başkanı, aday olabilse de, CHP’li oylar dışında bir sandık dayanağından yoksun kalabilir.
Yakın etraf ve destekçi medya yüzünden…
Tartışılan nahoş olay, sağlıklı bir biçimde ele alınıp yanlış davranışta bulunmuş bireylerle sonlu tutulan bir çerçevenin dışına taşırılmasa, hususa ait kendilerinden farklı düşünmeyen geniş etrafın her eğiliminden sempati görülebilecekken, Kılıçdaroğlu’nun her fırsatta mazide kaldığını ilan ettiği eski alışkanlıkların dışa vurmasıyla, farklı bir hale büründü.
Bunun Kılıçdaroğlu ve CHP’ye dönük bir maliyeti olması kaçınılmaz.
Yasallık dışına itildiklerinde, misal bir reaksiyonla, sütre gerisine çekilip ayakta kalmayı artık de başaracaklardır.
Bu ortada, neden üzerlerine gidildiği de unutulacak ve yalnızca ne olduğunu hatırlamakta zorlanacakları bir olay yüzünden kendilerini görünmez hale getirmek zorunda bırakıldıkları hafızalarda yer edecektir.
Geçmişte o denli olmadı mı?
Olan da, Kılıçdaroğlu’nun partisini daha geniş kitlelerin de beğenisine açık ve kendisini de seçilebilir kılma arayışına olacak.
CHP bu yüzden ‘%20 partisi’ durumundaydı, bugünden sonra da muhtemelen ‘%20 partisi’ olarak yoluna devam etmek zorunda kalacak.
Zaman vakit buluşarak birlikteliğin keyfini çıkardıkları ‘6’lı masa’nın sakinlerini de zora sokacak bir sürece girildi.
İktidar bunu seyretmekle mi yetinir, yoksa “Baskın seçim vakti geldi” niyetiyle harekete mi geçer?
Göreceğiz.
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden motamot alınmıştır.