”Yüksek faiz kesin çözümdür diyenlere tokat gibi cevap oldu”

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, katıldığı canlı yayın programında ekonomi gündemine ilişkin soruları cevapladı.

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaşanan ekonomik sorunlara dikkati çeken Nebati, “Biz, bize öğretilmiş şeyleri yapmaktan vazgeçme zamanının geldiğine inanıyoruz.” diye konuştu.

Nebati, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2002 yılından bu yana söylemlerinde bir değişiklik olmadığını, söylemlerindeki dozun özellikle 2013’ten sonra yaşanan gelişmelerle yükseldiğini ifade ederek şu değerlendirmede bulundu:

“2013 yılına geldiğimizde sadece Gezi olayları yok, bunun öncesinde Türkiye’de faizin ve enflasyonun düştüğü, tek haneye geldiği ortamda bir sorunla karşı karşıya kaldığımızı görüyoruz. Bu sorun ne? Yüksek büyüme için yüksek cari açık. Cari açığın temel nedeni de sıcak para ya da açık borçlanma. Biz 2013’te 400 milyar dolara yakın borçlanmışız. 2013’ten bu yana borçluluk şu anda 445 milyar dolar seviyesinde. Aslında 8 yıldır bununla ilgili bir mücadele sürdürülüyor ancak öğretilmiş yönlendirmeler içinde geri adımlar atılmak zorunda kalınıyor. Gerek 2013’te, gerek 17-25 Aralık, 15 Temmuz, 2018’deki çok açık saldırılar, 2019’da döviz kullanılarak yapılan saldırılar, bütün bunlar birtakım değişikliklere sebep oldu.”

Nebati, Türkiye Ekonomi Modeli’nin yüksek ihracata dayalı, cari açığı azaltıcı ve refah seviyesinin toplumun tamamına yansıtıldığı bir model olduğu bilgisini vererek “Bu model içinde bir yüksek teknoloji üssü olmak istiyoruz. Büyük endüstri bölgeleriyle sadece Türkiye’nin değil, yakın çevresinin ihtiyaçlarını karşılayan bir üs olmak istiyoruz. Orta gelir tuzağını aşmamızın tek yolunun da bu olduğunu biliyoruz.” ifadesini kullandı.

– “SICAK PARAYLA ÜZERİMİZDE BİR OYUN OYNANMASININ YOLUNU KAPATIYORUZ”

Bakan Nebati, sıcak paranın özellikle gelişmekte olan ülkelerin temel problemlerinden biri olduğuna işaret ederek bunun ne zaman geldiğinin ve gittiğinin belli olmadığını, giderken yapacağı tahribatların öngörülemediğini söyledi.

Sıcak paranın ülkelerin ekonomisini sarsacak tehdit noktasına kadar dönüşebildiğini dile getiren Nebati, bu noktada Türkiye Ekonomi Modeli’nin önem taşıdığını anlattı.

Nebati şöyle konuştu:

“Bu, sıcak paraya karşı doğrudan yatırımı çekecek özel bir model. Sıcak paradan ziyade doğrudan yatırım için gelinmesini istiyoruz. Bunun için de teşviklerde bulunuyoruz. 2021 yılının geçen ayına kadar Türkiye’nin aldığı doğrudan yatırım 12,7 milyar dolar. Dünyanın en sıkıntılı olduğu bir dönemde Türkiye doğrudan yatırımı artarak almaya devam ediyor. Türkiye’nin geçen yıl yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında aldığı tedbirler. Bu başarılarıyla kanıtlanmış oldu. Sıcak para, Türkiye’de artık kendisinin isteyebileceği şekilde yön bulabileceği bir alanı da kaybetti. Özellikle 2018, 10 Ağustos ve ardından atılan twitler ve 2019’daki iki çok önemli saldırı, tüm bu saldırılarda kullanılan temel araç sıcak paraydı. Bununla dilediğiniz şekilde manipüle edebiliyorsunuz ve ülke iktidarlarını da tehdit edebilecek boyutlara gelinebiliyor. Sizi bir kıskaca alıyor. Dolayısıyla biz sıcak parayla bizim üzerimizden bir oyun oynanmasının, üzerimizde egemenliğini farklı bir şekilde kullanabileceğinin yolunu kapatıyoruz.”

– “YÜKSEK FAİZ SÖYLEMİ ASLINDA BİR ÖĞRETİLMİŞ YANLIŞTIR”

Nebati, son 3 ayda bir türbülansın yaşandığını belirterek “3 günde Türkiye’nin bütün ortamını biz dışarıdaki sıcak paranın gelişiyle ya da yüksek faizle gerçekleştirmedik. Bir gecede sayın Cumhurbaşkanı’mızın adeta bir manifestoyla ortaya koymuş olduğu çözüm önerileri ve tedbirler paketiyle, kendi imkanlarımızla bu hale getirdik. Düne kadar ‘Yüksek faiz bu işin kesin çözümüdür.’ diyenlere de adeta tokat gibi bir cevap oldu. Yüksek faiz söylemi aslında bir öğretilmiş yanlıştır.” dedi.

Faizi artırmanın yurt dışından sıcak parayı çekmesi demek olduğunu vurgulayan Nebati şunları kaydetti:

“Faizi artırmak, yurt dışından gelip sıcak paranın sizin değerlerinizi alıp götürmesidir. Makroekonomik göstergelerde bir problemin olmadığı bir yerde döviz fiyatlarında bir artış yaşıyorsanız, bu içerideki psikolojinin farklı bir şekilde yönlendirilmesi ve özellikle de muhalefetin bu konudaki destekleyici beyanlarından kaynaklandı. Şimdi onun da karşılığı kalmadı.”

Düşük cari açık ve yüksek büyümeyle yeterli ve risksiz bir yapıyı gerçekleştirmiş olacaklarını belirten Nebati, bunu 19 yıldır inşa ettikleri altyapıyla halledeceklerini söyledi.

Nebati, yüksek teknoloji ürünleri olmak kaydıyla sanayiye destek vereceklerini, geleneksel sanayiye sırt çevirmeyeceklerini ve proje bankacılığına gireceklerini bildirdi.

“Proje kredileri” adıyla yeni bir enstrümanın devreye alınacağı bilgisini veren Nebati, bu kredilerin hem tüm bankacılık sistemi hem de kamu yönetimi açısından takip edileceği, sonlandırılacağı bir noktaya geldiğini anlattı.

Nebati, bunu yaparken rekabet gücü yüksek sektörleri seçeceklerine işaret ederek, yüksek teknolojinin ülkedeki üretim imkanlarını daha da geliştireceğini dile getirdi.

– “İSTİKRAR PROGRAMLARI SAĞLAMAMIZ GEREKİYOR”

İhracatın yüzde 70’inin ithalattan kaynaklandığına dikkati çeken Nebati, şöyle konuştu:

“Bizim bir defa istikrar programları sağlamamız gerekiyor. Şu anda bu modeli 3 günde sağladık, Cumhurbaşkanımızın bir manifestosuyla sağladık. Şimdi bundan sonra yapılacak olan şey Türkiye’nin bu imkanlarına kısa süre içinde uyum sağlayacak sektörleri ön plana çıkarmak. Türkiye şu anda demokrasiyi, serbest piyasayı, kambiyo rejimini nasıl içselleştirdiyse rekabeti de içselleştirmiş durumda. İmkanlar bahşedildiğinde Türkiye’deki girişimciler çok hızlı bir şekilde o sektöre akın edebiliyor. Türkiye bugün dünyanın aşı üreten ender ülkelerinden biri.”

Nebati, yüksek teknolojinin yanı sıra turizm ve tarım sektörlerinin de büyük önem taşıdığını söyledi.

– “BU MÜTHİŞ BİR PARADİGMA DEĞİŞİKLİĞİ”

Türkiye Ekonomi Modeli’nin özgün ve eklektik olduğunu vurgulayan Nebati, “Bu müthiş bir paradigma değişikliği. Dünyadaki en iyi uygulamaları aldık, buraya koyduk. Bunu yaparken de farkımızı çok açık bir şekilde gösterdik. Diyoruz ki birilerinin anlattığı Türkiye değil, gerçek Türkiye ile yüz yüze gelelim.” değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Nebati, bölünmüş yollara, tünel ağına, otoyol uzunluğuna, köprü, viyadük, havalimanı, uçak, hastane, üniversite, stadyum, yurt sayılarına ilişkin bilgileri de paylaşarak, Türkiye’nin bu alanlarda güçlü konumda olduğunu ve bu hususlarda ihtiyacının kalmadığını anlattı.

Doğal gaz rezervlerine de değinen Nebati, “Şu anda rezervler belli. Yani mevcut rezervleri Türkiye’nin 2023’ten itibaren kullanacağı bir doğal gaz ve bu doğal gazın getirisi var. Bunların altyapısını da yaptık.” dedi.

Nebati, organize sanayi bölgelerinin (OSB) yanında endüstri bölgelerini de kurmaya başladıklarını anımsatarak, “19 yıllık bir maratonda arkadaki koşucunun bana verdiği bayrakla hep beraber koşturuyoruz. Değişmeyen bir kişi var, Sayın Cumhurbaşkanımız. Güçlü bir lider, güvenilir bir lider. Bir kabine toplantısındaki tedbirler setiyle ülkenin havasını bir anda değiştirebilen bir lider.” diye konuştu.

– “BU PARADİGMA DEĞİŞİKLİĞİNE AKTÖRLER UYMALI”

Bundan sonra net olarak bu paradigma değişikliğine aktörlerin uymasına ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Nebati, “Buna bankacılığın özellikle uyması, bizi anlaması, proje bankacılığında selektif yatırımları seçmesi, o selektifliği çok iyi bir şekilde değerlendirmesi gerekiyor. ‘Biz faizleri düşürüyoruz, bu banka kredisiyle araba, ev, yat al’ demiyoruz. ‘Bu parayla işletme sermayeni güçlendir, yatırımını yap, yatırımı gerçekleştirdiğin her bir an ülkene ve kendi şirketine faydası olan bir işlem yap’ diyoruz.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin finansal alanda ve bankacılık sektöründe güçlü olduğunu, yeni enstrümanlara hızlı uyum sağlayacak bir portföye sahip bulunduğunu ve her türlü altyapı yatırımını gerçekleştirdiğini belirterek, şunları kaydetti:

“Şimdi dijitalleşmede, ileri teknoloji ürünlerinde adımlarımızı hızlandırıyoruz ve ‘ithalatı kısıcı ara mallara ödediğimiz bedeli de en aza indirecek hızlı yatırımlar yapıyoruz. Siyasal iktidar ve ekonomi yönetimi olarak, son üç gündeki büyük dönüşümün gerek enflasyonda, gerek diğer alanlarda çok hızlı bir şekilde gerçekleştirileceğine inanıyoruz. En önemlisi milletin, yatırımcının, finans çevrelerinin, uluslararası bakışın psikolojisi şu anda bizden yana.”

Türkiye Ekonomi Modeli ile beklenen sonuçları kısa sürede almanın altyapısının hazır olduğunu ifade eden Nebati, “Siyasi iktidar ve ekonomi yönetimi olarak bunun çok kısa sürede gerçekleşeceğini ve 3 günde olan büyük dönüşümün enflasyon ve diğer alanlarda da hızlı şekilde gerçekleştirileceğine inanıyoruz. Milletin, yatırımcının, finansal çevrelerin psikolojisi, uluslararası bakışın bütün psikolojisi bizden yana.” diye konuştu.

“Modelin olumlu sonuçlarının ne zaman görüleceğine” yönelik soruya Nebati, “Yaza kalmadan bir defa çok hızlı bir değişimi göreceksiniz. Her şey olumluya döndü. Faizler, petrol fiyatı, döviz düştüğünde mutlu oluyoruz. Bir kere bunu gerçekleştirdik. Güven geldi mi, geldi. İtibarımız yeterli mi, yeterli. Önümüzdeki sürece bakış açısı belli mi, belli. Türkiye bu işlerde tecrübeli, enflasyonla ilgili tecrübesi var, kriz yönetimiyle ilgili tecrübesi var. Bunu nasıl uygulayacağıyla ilgili de tecrübesi var. Dolayısıyla bu yazdan itibaren hızlı şekilde dönüşümü göreceğiz.” yanıtını verdi.

Ekonomi yönetiminin sadece tedbirler paketini uygulamak ile ilgili bir görevi, mükellefiyeti olmadığını dile getiren Nebati, “Bu mükellefiyet başka bir mükellefiyeti getiriyor. Yeni tedbir paketleriyle piyasayı öylesine şaşırtacağız ki son 3 ayda Türkiye’deki psikolojiyi karamsarlığa dönüştürenlerin kaçacak yer bulamayacaklarını göreceğimiz bir döneme giriyoruz.” dedi.

– “DÖVİZDE KÖPÜK GİDİYOR”

“Kurdaki köpük alındı mı?” sorusuna karşılık Nebati, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Türkiye’de döviz fiyatlarının pazartesi akşamına kadarki bölümü tamamen bir köpüktü, spekülasyon, manipülasyon vardı ve en önemlisi yerleşiklerin psikolojisini bozacak karamsarlığın çok hızlı şekilde topluma sirayet etmesiydi. Şimdi köpük gidiyor, optimal noktaya kendisi ulaşacaktır. Bizim işimiz gücümüz sürekli ekranda döviz fiyatlarının artış, yükselişine bağlı. Halbuki şu anda bireyleri doğrudan ilgilendiren bir durum yok. Bireylerin dolar, avro, sterlin borcu olması mümkün değil.

O kuşkulu dönemi pazartesi akşamından itibaren bitirdik ve o gece sabaha kadar internet sitelerinin özellikle dövizle ilgili internet sitelerinin bir kısmının çöktüğünü gördük. O kadar büyük bir akın oldu düşünebiliyor musunuz? Bir gece içerisinde 1 milyar dolara yakın satış gerçekleşti.

Dolayısıyla da o akşamdan itibaren aslında modelimizin kabul edildiği, bu modelin başarıya ulaşacağı, aynı zamanda da optimal noktanın piyasadaki arz ve talebe göre oluşabileceği ve köpüğün gitmeye başladığı ortaya çıktı. Çünkü daha köpük gitmedi, gitmeye başladı. Dolayısıyla da özel bankalarda, kamu bankalarında rekorlar kırıldı. Özel bankalar dünden beri ya şu açıklamayı yapın da bir an önce işlemlere başlayalım diye bize baskı yaptılar.”

– BİREYSEL YATIRIMCILARA UYARI

Döviz yükselirken feryat edenlerin düşerken de feryat etmeye başladığını dile getiren Nebati, şunları kaydetti:

“Ben yükseltmedim ben de düşürmedim, piyasa kendi kendine oynuyor. “Efendim Merkez Bankası ya da Hazine üzerinde niye müdahalede bulundunuz?” Türkiye olayları oturup izleyecek, elindeki bütün enstrümanları pozitif yönde kullanmayacak kadar beceriksiz bir ülke mi? Türkiye ihtiyacı olan her türlü enstrümanı kullanır. Şu anda ekonomi yönetimi başta olmak üzere tam bir yeknesaklık var. Mali politikalar ve para politikalarının uyum içerisinde gerçekleştirildiği, bu uyumun da Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından takip edildiği, uyumsuzluğun herhangi bir alanda çıkması karşısında da gerekli adımların çok hızlı şekilde atıldığı dönemdeyiz. Türkiye’nin aslında potansiyel olarak en güçlü olduğu döneme girdik. Konjonktüre göre hareket ediyoruz.”

Bireysel yatırımcılara seslenen Nebati, “Bireysel yatırımcılara söylüyorum, spekülatif, manipülatif hatta ihanete varan söylemleri ciddiye almayın. Burada güçlü bir ekonomi yönetimi, güçlü bir iktidar ve güçlü bir liderimiz var. Buradan yanlış olmaz.” diye konuştu.

Piyasayı bilen ve bunun psikolojisini anlayan birisi olduğunu belirten Nebati, fiyatlamaların beklentilere göre yapıldığını söyledi.

Ancak dolar yükseliş trendindeyken fiyatların “jet hızıyla” yukarı gittiğini ve bu değişiminin haksız olduğunu vurgulayan Nebati şöyle devam etti:

“Toplam maliyette yüzde 20-30 veya yüzde 40’lık bir artış var. Sen işçiye Türk lirasıyla ücretini ödüyorsun, kiranı Türk lirasıyla ödüyorsun, borcun Türk lirası… ‘Döviz fiyatları, emtia fiyatları yükseldi ben de aynısını aktarayım…’ Döviz fiyatları düşerken yukarı elastik, aşağı inelastik davranırsan karşında bizi görürsün. Yamaç paraşütünü bilir misiniz? Yamaç paraşütünde dolanırsınız rüzgara göre ve çok uzun bir süre sonra karaya varırsınız. Piyasa bunu yapıyor. Yamaç paraşütünden düşersiniz. Düşmenizin sebebi olarak da bizi göstermeyin. Hazine ve Maliye Bakanlığı piyasaya girdiği zaman, piyasanın nasıl bir tedbirler setiyle karşılaşacağını, piyasa oyuncuları çok iyi bilir. Onun için Hazine ve Maliye Bakanlığının araçlarını piyasada kullandıracak derecede siz yamaç paraşütü yapmaya devam ederseniz düşeceksiniz. Çok net söylüyorum. Olacak şey değil. Psikolojinizi kötümserden iyimser psikolojiye çevirdiniz. Şimdi kısa günün kârı ‘Ben yüksek gelir elde edeceğim.’ derseniz, kusura bakmayın. Türkiye’de enflasyon bir sıkıntı. Enflasyonun yüksek kalmasından veya iniş trendine girmemesinden kaynaklanan bir şey olursa bunu piyasadan biliriz.”

Nebati, petrol ve emtia fiyatlarındaki iyileşmelere, üretimdeki aksaklıkların giderildiğine ve döviz fiyatlarının düştüğüne dikkati çekerek “Sen döviz fiyatı arttığı anda gidip etiketini değiştirdin. Döviz fiyatı düşerken etiketini neden değiştirmiyorsun? ‘Efendim ben pahalıya aldım.’ diyorlar. İyi de ucuza alıp pahalıya sattığındaki kâr farkı nerede? Kimse kimseyi kandırmasın.” diye konuştu.

– “ENFLASYONUN EZECEĞİ BÜTÜN KESİMLERE GEREKLİ DESTEĞİ VERDİK”

Fırsatçıyı ile stokçuyu, depo ihtiyacı olandan ayıracakları bilgisini veren Nebati, giyim, ayakkabı gibi yaz sezonunu şimdiden alan bir sektöre, ‘Sen ayakkabını getirdin, stokçuluk mu yapıyorsun?’ diye sormayacaklarını dile getirdi.

Ancak bunun fırsata çevrilmemesi gerektiğini belirten Nebati şunları kaydetti:

“Döviz kurundan zaten çarpıldınız. Gittiniz birilerinin kuyruğuna girdiniz çarpıldınız. Şimdi de eğer bu şekilde bir davranış sergilerseniz, kamunun kamu gücünün ve kamu otoritesinin ve özellikle de Hazine ve Maliye Bakanlığının ne olduğunu görmüş olursunuz. Net söylüyoruz. Böyle bir şeye asla izin veremeyiz. Fakir fukaranın hakkı var. Biz ezilmesin diye yüzde 50’lik bir fiyat artışı yaptık asgari ücretlilere. Damga vergisini, gelir vergisini kaldırdık. Bunu genişlettik tüm ücretlilere, o fiyata kadar bir indirim gerçekleştirdik. Aynısını kullanın dedik. Orda da durmadık, memurlarımızı da faydalandırdık. Neden? Bir enflasyon gerçeği var. Enflasyonun ezeceği bütün kesimlere gerekli desteği verdik. Şimdi biz ekonomi yönetimi olarak, bütçeye böylesine bir yükü karşılamak için adımlar atarken piyasa oyuncularının bize karşı bu hareketlerini kesinlikle kabul etmeyiz. Gereğini de yaparız.”

– “BÜYÜK BALIKLARIN KÜÇÜK BALIKLARI OLMAYIN”

Nebati, enflasyonist ortamlardan en çok etkilenen kesimin sabit gelirliler olduğunun altını çizerek onların hak ve hukukunu koruyacak tedbirler almaları gerektiğini ve bu konuda geri adım atmayacaklarını bildirdi.

Memuru 19 yıldır hep pozitif yönde koruduklarını ve bundan sonra da korumaya devam edeceklerini belirten Nebati ücretlileri de korumayı sürdüreceklerini söyledi.

Nebati, gerekli tedbirleri aldıklarına dikkati çekerek şu değerlendirmelerde bulundu:

“Enflasyonun düşüş eğilimini ilk çeyrekten sonra bekliyordunuz. Şimdiki beklentiniz ne? Bugünden itibaren… Fiyatlara yansıdı ve fiyatlar düşme eğilimine girdi. Ocak ayından itibaren enflasyonun düşmeye başladığı ve eğilimini aşağıya doğru kırdığını hep beraber göreceğiz. Büyük firmalarımız fiyatları geri çekmeye başladı.”

Dolayısıyla bunları da gözeterek memurlara ek artışlar yapıldığını ve ücretlilerle ilgili gerekli adımlar atıldığını aktaran Nebati, bundan dolayı kendilerine teşekkür edildiğini söyledi.

Nebati, bütün bu enstrümanlarla tüm esnafa, üreticiye ve işletmeciye çok önemli desteklemelerde bulunduklarını vurgulayarak şunları söyledi:

“KGF kredisi geliyor. KGF’yi de genişletiyoruz. Bunlarla ilgili çalışmalarımız var. Özellikle üretime yönelik Kurumlar Vergisi’nde 1 puanlık indirim yapıyoruz. KDV’de çok önemli düzenlemeler yapıyoruz. Diğer alanlarda da sektörleri rahatlatacak adımlar atıyoruz. Güzel şeyler olacak. Yapılacak çalışmaların neticesinde enflasyonla ilgili beklentimiz aşağı yönde. Kim kaldı şimdi emekliler? Emeklilerimizle ilgili arkadaşlarımız zaten çalışıyor. Bununla ilgili yapılacak iyileştirmelerin, emeklilerimizi de mutlu edecek bir iyileştirme olacağına yönelik benim de kanaatim çok yüksek. İlgili bakanlık çalışmasının neticesinde, hangi noktaya geleceğimizi hep beraber görmüş olacağız.”

Nebati, bireysel yatırımcıların zarar etmesi kadar kendilerini üzen bir şey olmadığını belirterek sözlerini şöyle tamamladı:

“Ekonomi yönetiminize, sayın Cumhurbaşkanımıza ve siyasal iktidara lütfen gerekli ihtimamı gösterin, sözlerine bakın. Çünkü sosyal medya ile hareket ederseniz, görüldüğü üzere kaybettiniz. Oluşturulan algılarla hareket ederseniz kaybedersiniz. Karamsarlığı yayan ve bunun üzerinden nemalananların oyuncağı olmak istemiyorsanız, lütfen adımlarınızı doğru şekilde, rasyonel bir yatırımcı olarak atın ve büyük balıkların küçük balıkları olmayın.”

Türk lirasına dönen hesaplara kur farkı desteğinin bir kereye mahsus verilmesinin sorulmasını üzerine Nebati, “Sürekli olarak uygulanacak bir yöntem değil. Türk lirasını güçlendirip diğer enstrümanları devreye soktuğumuzda artık buna ihtiyacımızın kalmayacağı bir süreç olacak. Çünkü bu işin sonunda cari fazla vereceğimiz açık.” dedi.

Nebati, Türkiye Cumhuriyeti’nin hazinesinin ve bütçesinin güçlü olduğuna işaret ederek Türkiye’nin mali politikalarda disiplinden asla taviz vermeyen bir ülke olduğunun altını çizdi.

Kovid-19 salgınının şiddetli yaşandığı dönemde bütün dünyada bütçe açıklarının çok yüksek oranlara gittiğine dikkati çeken Nebati, “Türkiye ön görülen bütçe açığı 3,5 ve bunun altında gerçekleşecek bütçe açığı. Bundan taviz vermeyen bir ülkede bunda sonra olacak şey güven, itibar ve kârlılığın bireyler tarafında kullanıldığı bir dönem.” ifadesini kullandı.

– “SİSTEME GİRİŞTE ALT LİMİT YOK”

Kur korumalı Türk lirası mevduat ürününe girmek için limit olup olmadığı sorusuna Nebati, “Hayır, bugün gittiniz bundan faydalandınız, yarın paranız oldu o zaman da faydalanırsınız. 3 ay sonra paranızı aldınız, işlemler bitti, ertesi gün ben bu işleme 6 aylık daha yapıyorum diyebilirsiniz. Eğer o sistemi devam ettirmeye karar verirsek. Herhangi bir kısıt yok. Bin lirayla da girin, alt limit yok. Amacımız Türk lirasını güçlendirme, ona olan itibarı eski hale getirmek. Böylesine bir ortamda niye limit getirelim ki? Biz zaten tersine dolarizasyon istiyoruz ve bu başladı. Pazartesi gece 1 milyar doları harcayan bireyler negatiften pozitife dönmeye başladı. Bugün bankalarımız talebe yetişemiyorlar.” karşılığını verdi.

Nebati, bankacılık sektörünün uygulamaya katılımının sorulması üzerine, tüm bankalarımızın yöneticilerinin kendilerine inandığını ifade etti.

Özel banka yöneticilerinin kendilerine teşekkür ettiğini anlatan Nebati şunları kaydetti:

“Bütün özel bankalar aç buna. Kimse dolarizasyondan mutlu olmaz, bütçesinin bozulmasını istemez. Uygulama esasları yayınlandıktan sonra özel bankalardan patlama oldu. Faiz artırımı olmayacak, o olmadan da dünya devam ediyormuş. Faiz artırımı olmadan da finansal çevreler istedikleri gibi farklı enstrümanlarla iş yapabiliyormuş. Faiz artırmadan döviz üzerindeki köpüğü alabiliyorsunuz. Şu anda bireyler, kurumlar ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Bireylere sesleniyorum; ne olursunuz oyunlara gelmeyin, spekülatif işlere, manipülatif söylemleri bakmayın. Yazık oluyor. 15-16 liradan dolarını alanlar var, bunlar büyük finansörler değil, bunlar küçük yatırımcılar. Çarpılan küçük yatırımcı oldu her zaman olduğu gibi. Küçük yatırımcılara eziyet ettiler. Şimdiden kara kara düşünüyorlar. Biz uyardık, bu bir köpüktür, sakın inanmayın diye.”

– YASTIK ALTI BİRİKİMİN FİNANSAL SİSTEME KAZANDIRILMASI İÇİN YASAL DÜZENLEME YAPILACAK

Nebati, “Kur korumalı Türk lirası mevduat hesabı açan, dövizden Türk lirasına hesabını döndüren kaç mudi oldu?” sorusu üzerine geometrik bir artış olduğunu vurguladı.

Döviz alan bireylerle satan bireyler arasında çok büyük bir uçurum oluştuğunu vurgulayan Nebati, “Bu sabah 10 milyar liraydı. Öğleden sonra katlanarak gidiyor, veriler gecikmeli geliyor. Özel bankalar yoktu sadece kamu bankaları vardı. Özel bankalardan bir kısmı deneyerek yürüyorlardı, uygulama esaslarını koyduk yürüyoruz. Kur korumalı Türk lirasından. Diğerlerinde de aynı miktarlara doğru gidiyor.” şeklinde konuştu.

Yastık altı birikimi finansal sisteme kazandıracak teşviklerin neler olacağının sorulması üzerine Nebati, konuya ilişkin yasal alt düzenlemelere ilişkin değişiklikleri Meclisten talep edeceklerini söyledi.

Nebati, gelecek dönemde bunu yapacaklarını dile getirerek “Ocak ayının ilk haftasında bu işi bitirmiş olacaklar. Önümüzdeki dönemde bunu yapacağız. Türkiye, Türk kadını altını seviyor. Tercih altın, altını çok seviyoruz. Bu altının yastık altında kalmasının ekonomiye katkısını bırakın kimseye katkısı, karşılığı yok. Altını alıyor kasasına koyuyor, hiçbir faydası yok. 5 bin ton altın tahmin ediliyor. Bütün işlemlerde daha 300 tonu alabilmişiz. 5 bin tonun karşılığı 280 milyar dolar. 280 milyar doların yüzde 10’u gelse ülkede dövize ihtiyacımız kalmayacak. Bankalarımız çok hızlı bir çalışma yapıyorlar. Her ay toplantıları muntazam yapılmış, piyasanın işlevini takip eden proaktif hareket eden bir anlayışımız var. Bu anlayışımız karşılığını aldıktan sonra hızlı şekilde refahın arttığını, dövizin gevşediğini ve cari açığın azaldığını gösterecek.” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir